part II Dunyanin henuz okuyucunun bilmesinin istenmedigi bir noktasinda cok onemli insanlar bir araya toplanmi$ onemli bir konu hakkinda goru$uyorlardi. - Dunyayi yok etmemiz lazim. - Evet fakat elimizde yeterince enerji yok. - Durun bende bu var. Iclerinden biri cantasindan bir adet "BOUNTY" cikarir. Daha sonra bir kac dosya cikarir.. "bunlar degil, bir saniye bekletiyorum ama kusura bakmiyorsunuz degil mi" deyip cantasini kari$tirmaya devam eder. Bir kac dakika sonra, - Yok evde unuttum herhalde. - Ama Henry, aa... - Neyse yaa sonra. - Ohoo... Kapi calinir. Herkes toparlanir. "Ehem" der bir kaci. Iceri agir adimlarla Ahmet Turnesol girer... Oturanlardan birine donerek: - Pardon George bey, rahatsiz ediyorum ama kapida bir guvenlik gorevlisi var ve maa$ina zam istedigini, verilmezse binayi ate$e verip daha sonra da kullerinin uzerinde cirilciplak dansedecegini soyluyor. Ne yapayim? - Guvenlik gorevlilerine haber ver adami uzakla$tirsinlar. - Anliyorum efendim fakat, diger guvenlik gorevlileri bu guvenlik gorevlisini cok sevdiklerini ve ayda 28$'in sevilmeyen bir guvenlik gorevlisi icin bile az oldugunu soyluyorlar. Ayrica eger bina yanarsa kuller uzerinde dansedenleri kiyafetleri ne olursa olsun engellemeyeceklerini de belirttiler. - Uff.. beyler musaade edebilecek misiniz? Diger salondakiler hafif huzursuz olsalarda isteksizce "tabi lutfen" gibi mirildanmalarla onaylarlar. George Hyatt, asansorden ciktiginda surati oldukca asIktIr. Gozleri lobide isyanci gorevliyi arar fakat bulamaz. Ahmet'e doner: "nerede?" diye sorar. Ahmet baki$larini yukari cevirir. George Hyatt otel i$letmeciliginde oldukca tecrubeli bir insandir. Yillar boyunca binbir turlu eleman i$e almi$ ve kovmu$tur. Fakat lobinin avizesine tirmanip bir elinde 45'lik diger elinde de fitili henuz ate$lenmemi$ bir molotof kokteyli tutan bir guvenlik gorevlisini i$ten kovmak icin $imdi hic du$unmedigi kadar du$unmektedir. Ahmet'e doner: - Ahmet, vur onu. - ...? - Al $u silahi. George Hyatt, belinden cektigi 45'ligi Ahmet'e verir. Ahmet bir silaha bir George Hyatt'a bir de avizede sallanirken "Bridge Over Troubled Water" soyleyen guvenlik gorevlisine bakar. Hayatini, i$ kariyerini du$unur. 45'lige tekrar bakar. "Kaybedecegim ne var ki?" der, silahi kabzasindan kavrar. Silahla bir baglanti kurmayi ba$aramasa da aklina askerde ogrendigi "gez, goz, arpacik" gelir. Gorevlinin govdesine ni$an alir. Elleri titremektedir... Gozleriyle George Hyatt'a bakar. O kendisine degil avizeye bakmaktadir. Tekrar gorevliye bakar. - ..troubled water, I will lay me down.. Bir patlama sesi gelir. Gorevli avizeden hareketsiz bir kutle olarak yere du$er. George Hyatt tiz bir ciglik atar: - Ahmet! Naptin!? Adami vurdun!? Ahmet silahi hala gorevlinin eski bulundugu konuma yani avizeye dogru tutmaktadir. "Ben? ben?" diye du$unur fakat du$unceleri ayni anda sesli cikar. Kendisine dogru ko$an gorevlileri gorur. Sanki kaskati kesilmi$tir hicbir$ey aklina gelmemektedir. Birden icinde bir$ey bo$alir. Uc el ate$. Ucu de tam isabet. Ahmet elindeki silaha ve yerde yatan gorevlilere bakar. 5 saniye once kendisine dogru ko$an gorevliler $imdi yerde yatmaktadir. George Hyatt ise yere kapaklanmi$ "hayir! hayir! lutfen!" diye aglamakli cigliklar atmaktadir. Ahmet, kriz anlarindaki ani adrenalin arti$indan dogan ustun fiziksel performans'la ilgili hicbir$ey bilmediginden yaptiklarina bir anlam veremez. Silahi yere firlatir. Di$ kapiya dogru ko$ar. Doner kapidan sanki yokmu$ gibi gecer. Birden di$ariyla yuzyuze gelince ne yapacagini $a$iran Ahmet, ilk gelen taksiyi durdurmak ister ve "Taksi" der. Fakat sozleri planladigi gibi degil daha cok bir hirilti olarak gelir. O yuzden onunde bir at arabasi durur. - Buyur bey? Ahmet'in fazla kaybedecegi zaman yoktur. Saman yuklu at arabasinin arkasina atlar. Adama bagirir: - Hadi gidelim burdan! - Deeh... Ahmet arabada giderken birden kIllanmaya ba$lar. Bu arabaci da nerden cikmi$tir ve neden hic durumunu yadirgamami$tir. Adamin agzini aramaya karar verir: - Memleket neresi beyamca? - Zonguldak, Eresinler koyunden geldim ben buralar. Be$ sene once falan. - Istanbul'un neresinde oturuyorsun? - Biz ilk geldigimizde Karacahoyuk'te bir gecekondudaydik. Sonra ben Uktehamam'da bir otelde temizlikci olarak i$ bulunca hanimla cocuklari oraya aldirdim. Parasi da iyi. Geciniyoruz allaha $ukur. - Bu at arabasi ve saman niye o zaman amca? - Benim cali$tigim otel neydi adi, hah Peru Palas, samani ogutup yastik iclerine goyyur. Daha rahat olurmu$. - $imdi otele mi gidiyon sen? - Yok degirmene. Ogutturcem bunlari. - Pek ho$. - Amin cumlemize. Teresler'den Yukariba$'a dogru cikarken Ahmet batmakta olan gune$in aydinlattigi saman tarlalarina bakar. Cocukken koyde gecirdigi gunleri du$unur. Ay$e. Bo$alir. - Hay amini sikiim... amun.. - Noldu garda$? Ha senin isim neydi bu arada? - Ahmet amini sikiim... pardon beyamca sana demedim... - Noldu bi derdin mi var? - Ya sorma hoca yaa.. Sizin degirmende kiyafet degi$tirebilecegim bir yer var mi? Degirmene vardiklarinda gune$ iyice alcalmi$, gokyuzunu kizil bir renk sarmi$tir. Ahmet degirmenin kapisina bakar: "Soklukbeyi Degir..".. Ah$ap kapiya cakiyla kazinmi$ yazinin gerisi okunamamaktadir. Arabaci, Ahmet'e seslenir: - Ahmet! Ben icerde aha bunlari oguttururken sen de $u agaclarin arkasinda nehir var... - Oldu sagol beyamca... - Ben burdayim... Ahmet agaclarin arasindan yururken yuzune esen hafif ak$amustu meltemini ne kadar ozledigini hatirlar... Kafasini kaldirip derin bir nefes alir. Tekrar gozlerini mutlu bir $ekilde acar. Mutlu bakan gozleri birden $a$kinlik ifadesi alir. Nehre varmi$tir. Ama onemli olan nehrin $u anda uzakligi degil, onun icinde yikanan kizin vucudunun mukemmelligidir. "Ohannes!" der icinden Ahmet.. Bo$alir. "Amini sikiim" der ama bu icinden gelmez. Kiz birden arkasini doner tiz bir ciglik atar. Cirilciplak nehrin kiyisina dogru ko$maya ba$lar. Ahmet panige kapilir: - Dur ne yapiyorsun!? Oldureceksin kendini! Dur dedim! Kiz panik icinde ko$arken ayagi yosunlu bir ta$a basar ve kayarak suya kapaklanir. Ahmet ko$arak kizin islak vucudunu kucaklar ve kiyiya ta$ir. Kizin vucudu kucaginda batmakta olan gune$in su damlaciklarina carparak... Ahmet bu du$unceyi toparlayamaz ve ba$ka $eyler du$unmeye cali$ir. 1960'ta dunya serilerini kim kazanmi$ti? Chicago? Kiz hafifce inler. Ahmet gozlerini kizin gogus uclarindan yuzune cevirir. Kiz konu$maya cali$ir: - Hnn.. nerdeyim ben...mmh.. - Dur kendini yorma. Bir kaza gecirdin. En fazla 56 yil ya$arsin. Hehehehe... Niye gulmedin? - Ney? ... - Ehehehe... Komigim di mi ben? - Giysilerim nerde... giysilerim.. Kiz birden panik olur ve dogrulur. Ahmet, - Dur bir yerini inciteceksin. Sana yardim edeyim? - Siz kimsiniz? Benden ne istiyorsunuz.. Uzerimde para yok.. - Sakin olun bayan... Sizi ben kurtardim unuttunuz mu? - Ah, evet.. $imdi bazi $eyler canlanmaya ba$ladi gozumde. - Durun size gomlegimi vereyim... End of part II