Part III - I$te boyle Ahmet bey... Aslinda i$in asli bu.. Ahmet cevap vermedi. Kahvesinden bir yudum aldi. Kar$isinda oturan esmer beyaz tenli kiz, Ahmet cevap vermeyince bir$eyler ekleme geregi duydu: - Yani boyle sonucta... Ahmet kahvesinden bir yudum daha aldi. Onune bakiyor ve du$unceli gorunuyordu. Bir kac saat once kurtardigi guzel kizin bir MI5 ajani olmasinin $okunu yeni atlatmi$ti ki, George Hyatt'in kendisini oldurmek icin i$e aldigini da ogrenince... Bu kadari cok fazlaydi. Kahvesinden bir yudum daha almak istedi. Kahvesi bitmi$ti. Garsona seslendi... - Bakar misiniz... Garson duymadan gecti... George elini havaya kaldirip daha yuksek bir sesle: - Bakar misiniz!... Birden garson elindeki tepsiyi yere atti. Tepsi daha yere du$meden altinda sakladigi bir bazukaydi bu evet! Ahmet kendini yere atti, sonra kalkti. - Pardon bir yanli$ anla$ilma olmu$ olabilir mi? Garson bazukanin emniyetini acti. Butun bu olaylar sirasinda yuzundeki soguk ifade hic degi$memi$ti. Ahmet'e ni$an aldi. Ahmet bazukanin kendisine dogru yoneldigini gorunce kalp ati$lari aniden hizlandi. Bo$aldi. Yuz ifadesi aniden degi$ti. Agzindan cok kalIn ve akustik tonda bir ses cIktI: - SENIN ANANIN AMINI SiKERiM.. Garson bir an durakladi. Kar$isinda az once panikten ne yapacagini $a$irmi$ zavalli adam nasil boyle? Garson durakladigi sirada Ahmet, oturduklari masayi tek bacagindan tutup obur eline aktardi. Sonra iki eliyle adamin uzerine atti. Adam bu arada panikten ate$ etti. Patlama sesi ve arkasindan hic bitmeyecekmi$ gibi arka arkaya gelen devrilme, kirilma, ezilme sesleri. Toz duman. Oksuren insan sesleri. Ahmet dumandan hicbir$eyi gormuyordu. Kiza seslendi: - Dilayla! Dilayla! nerdesin? Ince bir oksuruk sesi duyuldu... - Ben degilim o... Uzaktan bir ses: - Ahmet ahmet! Ahmet sese dogru bakmaya cali$ti. Beceremedigini bildigi halde baki$larini o yonde tuttu. - Buradayim!? Sen nerdesin? - Cekilsene bir ustumden yaa! Ahmet panik olmu$casina cabukca ayaga kalkar. - Ay! sen miydin? Ortamdaki duman yava$ yava$ azalir.. Yikik dokuk bir hale gelmi$, "Turna Cafe"den uzerlerindeki tozu silkeleyerek birbirlerine sarilarak cikarlar. Uzaktan gelen polis sirenleri duyarlar. Bu esnada Ahmet'in kafasini George Hyatt'in kendisini neden oldurmek istedigi du$uncesi kurcalamaktadir. "Dilayla'ya bir sorayim bakayim" diye du$unur: - Dilayla.. - Evet? Ahmet bo$alir... "Amini sikiim! amini sikiim!" diye mirildanir... Dilayla'yi birakir.. Dilayla $a$irir: - Ne oldu ne var? Yanli$ ne yaptim? - Git birak beni! Cabuk git burdan! Dilayla $a$irir kalir. Neden boyle olduguna bir anlam veremez. Bir sure arkasi donuk uzakla$an Ahmet'e bakar. Arkasini doner, gider. Ahmet, cok sinirlenmi$tir ve kafasina George Hyatt'in ebesine atlamayi koymu$tur. Yumrugunu sikar. Bu sirada yol kenarinda bir Kawasaki ZZR terkedilmi$ durmaktadir. Ahmet, motorsikletlere olan zaafini da hatirlayarak ve de biraz da o sirada bir ula$im aracina da olan ihtiyacini da du$unerek ZZR'in yanina sokulur. Bir de bakar ki anahtarlar da ustunde icinden "vay ulan cok iyi" falan diye gecirir. Hemen motora atlar. Bu arada kar$i kiyidaki taraftan motorun sahibi "dur! birak onu hayvan herif!" diye bagirarak Ahmet'e dogru gelmektedir. Ahmet motorun anahtarini cevirir. Bir seferde cali$ir. Arkasindan ko$an adama "yalarIm!" diye bagirir. Gazi kokler. Tuncehamam kasabasi ufukta kaybolur. Ahmet hiz gostergesine bakar, tami tamina ucyuz kilometre bolu saat hiz ile gitmekte oldugunu farkeder. "oha hayvan gibiyim" diye du$unur icinden. "Gazi daha da kokliyim" der ama gaz zaten kokundedir fazla kokleyemez. Yuzune vuran ruzgar gozlerini kan canagi yapmi$tir. Fakat Ahmet'in icindeki intikam ate$i ve hirs... Ahmet bo$alir. Birden motor daha da hizlanir. "Ananaaniloyayyy" der Ahmet.. Motorun hiz gostergesi 450'ye cikmi$tir. 500 olmu$tur. 650.. 800.. Ahmet yolu gormemektedir. "$imdi motordan atlarsam o da yanli$ olur" diye du$unur. Motora sIkI sIkIya tutunur ve gozlerini kapar. Gozleri kapali sadece suratina yumruk gibi vuran ruzgarin kulagini delen ugultusunu duymaktadir Ahmet. Dakikalari sayamaz. Sanki gunler, aylar gecmektedir. Gozlerini acip nerdeyim diye bakmak ister ama ruzgarin $iddeti gozlerini acmasina da izin veremez. Gidonu tutan kollari git gide yorulmaya ba$lami$tir. "Sonunda dayanamiyorum birakiyorum kendimi" der.. Tam birakacakken... Durur. Motorun rolanti sesi... Ruzgar yoktur. Ama Ahmet'in kulaklarinda hala ugultu vardir... Gozlerini yava$ ve cekinerek acar. Buyuk bir binanin yanindadir. Kafasini kaldirip binaya bakar ve o buyuk logoyu hemen tanir. Hyatt Regency'nin kapisindadir $u an. Fakat hic bir bekci hic kimse yoktur ortalikta. Sanki $ehir bo$altilmi$tir. Hava hafif kapali sonbahar gibi sanki yagmur yagacak gibidir. Ahmet'in yuzune hafif bir ruzgar esmektedir. Ahmet uzerindeki deri mont ve bo$almaktan ta$la$mi$ pantolonu ile motordan iner. Serin havayi icine ceker. Birden Hyatt Regency'nin duvari delinir ve toz duman arasindan Ahmet'in en az uc kati boyunda metal bir yaratik cikar. Ahmet yaratigin yuzune baktiginda anlar ve sesli du$unur: - Demek George Hyatt aslinda bir mutantmi$!? Mutant tok bir sesle cevap verir ayni anda da yumrugunun tersiyle Ahmet'e vurur: - Evethh!! Seni oldurmeye and ictim anliyor musun beni!! Ahmet savrulmanin etkisiyle bir 5-10 metre mutant'tan uzakla$ir. Kisa bir surede konulari kafasinda toparlamaya cali$ir; dedeman, 45lik, eresinler, dilayla.. Mutant sert ve bastigi zaman yerden duman cikartan adimlarla Ahmet'e yava$ yava$ yakla$maktadir. Ahmet kendini toparlar ayaga kalkar... Mumkun oldugunca yuksek bir sesle: - Peki ama niye? Ahmet cevabi aslinda merak etmemektedir. Tek amaci kendine biraz vakit kazanmaktir. Yine de yerinden kimildamaz ve mutant'in cevabini bekler. Mutant bir an durur. Gozleri bugulanir... - 1985'i hatirliyor musun? Ahmet duraksar. 1985'i nicin hatirlamasi gerekiyordur. 1985'te henuz ilkokulda bile degildir? Bunu mutant'a kar$i bir koz olarak kullanmaya karar verir: - 1985'i niye hatirlayayim ki. 1985'te henuz ilkokulda bile degildim? Mutant'in gozleri zumrut ye$ilinin acik ve koyu tonlari arasinda geci$ yaparak parlamaktadir. Ironik sesiyle konu$masina devam eder: - 1985 bizim icin mukemmel bir yildi Ahmet... Babam Philip Hyatt'in kurdugu Hyatt Regency otel zincirleri 1985'te Turkiye $ubesini acarak da parasina para katmayi planliyordu. Ahmet bir an mutant'in ne demek istedigini anladigini sandi ve cevabi erkenden vermek istedi fakat mutant "sozumu kesme" manasinda bir el hareketi yapti ve konu$masina devam etti: - Bunu bana o soylemedi ama babam Turkiye'de kalirken bir fahi$eyle birlikte olmu$ ve fahi$e de o cocugu dogurmu$.. 1985'te geldigimizde babam bana bir karde$im oldugunu soyledi.. Bir pic! Hem de mutant! Bunun nasil tiksindirici oldugunu sen bilemezsin? Bilemem tabi nerden bileyim, diyecekti Ahmet fakat icinden bir durtu onu susturdu.. Ilgiyle dinlemeye devam etti: - Ve babam mirasini o pice birakmayi istedi! Du$uncelerin bunu tasavvur edebiliyor mu? Ben yillarca ona hizmet ettim ve $imdi klasik bir "sonradan aniden ortaya cikan karde$ tum mirasi alir" sendorumunun kurbani oldum! Ba$ka secenegim kalmami$ti anliyor musun? - Peki ne yaptiniz o zaman?, dedi Ahmet meraksizca fakat o anda soru sormasi gerektigini du$unerek... - Babami vasiyetini yazamadan oldurdum... Kafasini klozete sokup suyuna elektrik verdim.. sonra da cesedini yakip kullerini ufak torbalar halinde Umraniye coplugu'ne bo$alttim. Polis gelip sorunca da "babam florya plajinda gune$lenirken deniz aniden yukseldi ve boguldu" dedim. Cok zengin ve guclu oldugum icin bana inandilar. 1985'te polis te$kilati yeterince organize degildi ve personel genelde kolay inanan insanlardan olu$uyordu i$im kolay oldu. Ondan sonra seni oldurmeye and ictim Ahmet! Son kelimeler Ahmet'te du$unce kari$ikligi yaratti.. Mutant bunu anlami$ olacak ki aynen $oyle dedi: - Evet Ahmet! Sen benim pic karde$imsin! Yukari Irlanda duku II. Philip'in dorduncu ku$aktan torunu! Ne asalet ama!? Asil bir orospu cocugu... Ahmet mutant'in dediklerinin dogru olup olmadigini bilmiyordu fakat mutant'in kararliligindan ku$kusu yoktu.. Bir yol bulup da nasil da kurtulmaliydi? Du$unceleri mutant'in okkali yumruguyla dagildi.. Yumruk $iddetliydi ve Ahmet tahmin etti ki bir di$i kirilmi$ti... Yere yuvarlandi... Mutant cussesinden beklenmeyen bir ceviklikle Ahmet'in uzerine cullandi. Yerde yuvarlanmaya ba$ladilar... Etrafta bir toz bulutu olu$mu$tu. En sonunda mutant Ahmet'i boynundan yakaladi ve otel binasinin duvarina carpti ve sanki bir tabloyu civiler gibi o konumda tuttu. - Olmeden once son bir sozun var mi? - ... - Dur pis yaratik!! Ha? Bu sozler ne Ahmet'ten ne de mutant'tan cikmi$ti. Ahmet mutant'in koca elleri tarafindan tutulmu$ ve sIkIlmakta olan bogazindan cikarabildigi kadar net bir sesle: - Dilayla! git buradan kac! Dilayla toz bulutunun arasindan yava$ adimlarla bir iyilik perisi misali cikti. Elinde sadece MI5 ajanlarina verilen ozel yapim bir MK2 vardi. Bir 45'likten daha buyuk olmayan bu silah ate$ aldiginda hic bir mutant orada olmak istemezdi. Hyatt bu silahi taniyordu. Daha once de MI5 ile kar$ila$mi$ti. Demek ki Turkiye'ye kadar kendisini izlemi$lerdi. Sogukkanli ses tonunu hic bozmadan Dilayla'ya seslendi: - Silahini birak yoksa bu ”lr!, dedi gozleriyle Ahmet'e bakarak. Dilayla silahin yanindaki bir dugmeye basti. Silah uzerinde bir kac kirmizi i$ik yanmaya ba$ladi. Hyatt Ahmet'in bogazini sIktI. Ahmet duvara surtulen bir zimpara kagidi kivaminda haykirdi. Dilayla yuksek sesle: - Ahmet cabuk cekil oradan ate$ edicem! Ahmet "nasi yani?" gibisinden bir yuz ifadesi takinmaya cali$ti fakat kizarmi$ surati ona daha cok "beni koyume gomun" ifadesi veriyordu. Ahmet olecegini hissetti. Dilayla ate$ etmeden once aklina bir fikir geldi.. Mutant'i $a$irtmak icin deri montunu tek eliyle cikarip yere atti. (Nasi yapti $u anda bilemiyoruz). Deri montun icine hicbir$ey giymemi$ti. Mutant, Dilayla'nin diri ve ele avuca oturan goguslerini ustelik de gogus uclarini da birlikte gorunce o sirada arka arkaya bo$almakta olan Ahmet'i unuttu.. Ahmet tam bir cozum bulacakken... Dilayla ate$ etti... Kulaklari sagir eden bir patlama ve yikilan Hyatt Regency duvari... Devrilen ta$lar.. Ate$ iki mutant'i da Regency'nin resepsiyonuna suruklemi$ti. Dilayla, yari ciplak, hala vinlayan silahini ate$ ettigi yonde tutuyor ve herhangi bir kimildamada tekrar ate$ etmek icin hazirda bekliyordu. Bir kimildama oldu. Dilayla tekrar ate$ etmeden once tozlarin dagilmasini ve hedefi gormeyi bekledi.. Tozlarin arasindan karanlik bir siluet belli belirsiz gelmeye ba$ladi. Dilayla her action sahnesinin sonunda kahramanin kurtulacagini biliyordu o yuzden ate$ etmekte tereddut etmemi$ti. Ahmet'in olmeyecegini biliyordu. Eger olurse cok anlamsiz bir son olurdu ve aRtEffECt homepage'in rating'i du$erdi. (MI5 ajanlari gereginden fazla $eyi biliyorlar). Tozlarin arasindan agir agir gelmekte olan siluet birden hizlandi ve ucan bir gulle misali dilayla'ya carpti... Dilayla yere yuvarlanirken MK2'sini du$urdu. Hazirliksiz yakalanmi$ti. Kendisine carpan Hyatt'ti.. Olmemi$ti ve gozleri her zaman oldugundan cok daha parlakti.. Ofkeyle dilaylanin suratina bir tekme atti.. Kiz aciyla inledi. Mutant yumrugunu havaya kaldirdi ve enerji toplamaya ba$ladi. Dilayla MK2'sine bakindi goremedi. $u anda bir hikayenin hic ”lmeyen bir karakteri degil, aci ceken bir MI5 ajani oldugunu dramatik bir $ekilde anladi. Toplanan enerjinin biraz sonra suratina bo$altilacagini biliyordu. Aniden Mutant'in karnindan bir el cikti. Mutant $a$irdi ve ucuncu eline bakti. Hemen arkasindan elin kendisine ait olmadigini farketti. Ikinci bir el de onun yanindan cikti. Mutant'in arkasindan Ahmet'in sesi duyuldu: - Bisssmm... Ahmet hizla kollarini iki yana dogru acti. Mutant'in o devasa bedeni, ortasindan di$ atmi$ bir fermuar gibi ikiye yarildi... (Ayrica bu sahne Voltran'in kilicla robotlari ikiye boldugu sahneye de benzemektedir).. Heryere ye$il mutant kani sicrar... Ahmet durup Hyatt'in parcalarina bakar: - Elveda karde$im, der. Dilayla'ya doner.. Dilayla yerde yatmakta ve mutant kanindan yemye$il olmu$ pantolonuna bakmaktadir: - En sevdigim pantolonumdu. Ahmet gayri ihtiyari: - Benim de... Ahmet gun boyunca bo$ala bo$ala alcidan bir kaliba donmu$ pantolonuna bakar. Dilayla kendi pantolonunu cikarirken Ahmet'e gulumser: - Artik sen de onu cikarsan iyi olur... Ahmet de gulumser: - Zamanidir... Gune$ batarken son i$iklarini Hyatt Regency'nin duvarina ve Dilayla ile Ahmet'in birbirinden ayirtedilemeyen ciplak vucutlarina gondermektedir. Gune$ sonunda tamamen batar, zaten batmasa bile montajda fade-out edilmi$tir. -biter- Yazarin notu: Hikaye giri$ geli$me ve sonuc bakimindan Heretic'in SALIHA'NIN KU$LARI ile benzerlik gosterse de (alakasiz giri$, action geli$me, erotik son) bu hikaye onun yazilmasindan once bitmi$ ve ondan sonra release edilmi$tir.. Dolayisiyla bu mucizevi benzerligin nedenini iki yazarin da abazanligina bagliyor, iyi gunler diliyoruz. SSG / aRtEffECt